Diabetik Retinopati Nedir?

Diabetik Retinopati Nedir?

Şeker hastalığı, pankreastan salgı salınamaması ( Tip I diabet) veya salınan salgının dokular tarafından yeterli kullanılamaması sonucu ( Tip II Diabet) ortaya çıkar. Tedavi edilmediğinde her iki  hastalık tipinde de kan şekeri çok yüskelir. Tip 1 diyabet genelde 30 yaşından önce başlar ve kan şekerinin düzenlenebilmesi için yemek öncesinde salgı enjeksyonları yapılması gerekir. Tip 2 diabet ise genellikle 35 yaşından sonra görülür ve ağızdan kullanılan ilaçlar ile tedavi edilir. Bazı hastalar da salgı enjeksiyonları tedaviye ilave edilebilir. Diyetin düzenlenmesi tüm şeker hastalarında çok önemlidir. 

Diabetik Retinopati, Şeker hastalığının (Diabetes Mellitus) yıllar içerisinde gözdeki küçük kan damarlarını etkilemesi ile oluşur. Damar yapılarının bozulması sonucu; damar genişlemeri, ödem, kanamalar, anormal yeni damar oluşumları gibi çeşitli retina patolojileri ortaya çıkar. Diabetik retinopati tedavi edilmediğinde körlük ile sonuçlanır.

Başlangıçta küçük damar genişlemeleri ile başlayan diabetik retinopatide temelde iki sebep ile görme azalır. Birincisi damar yapısının bozulması ile oluşan ödem, ikincisi ise anormal yeni damarlara bağlı olarak gelişen kanamalardır. Tedavi edilmeyen hastalarda anormal damarlardan oluşan ve retina yüzeyini kaplayan zarlar retina dekolmanına yol açarak ciddi ve bazen geri dönüşümsüz görme kayıplarına neden olurlar.

DİABETİK RETİNOPATİ ENGELLENEBİLİR Mİ?
Kan şekeri düzeyinin çok sıkı kontrolü diabetik retinopati oluşumunu engelleyebilir. Hafif diabetik retinopatisi olan kişilerde ise diabetik retinopatinin ilerlememesi yavaşlatılabilir. Hipertansiyon, kollesterol ve kilo sorunları kontrol altına alınmalıdır. Sigara içiyorlarsa bırakılmalıdır.

Göz doktorunuzun muayenesi sonucu diabetik retinopati saptanmamış ise yılda bir kontrolünüz yeterlidir. Şeker hastalığı olmasına rağmen diabetik retinopati gelişmeyen hastalar olduğu gibi şeker hastalığı tanısı sırasında ciddi, hatta geri dönüşümsüz diabetik retinopati bulguları olan hastalar da vardır. Görmesi çok iyi olan hastalarda da muayene sırasında ciddi Diabetik retinopati bulguları saptanabilir. Bu nedenle özellikle tip 2 şeker hastalığı ( Tip 2 Diabet) tanısı almış her hasta göz muayenesi olmalıdır. Yeni tanı konan tip 2 şeker hastalarında diabetik retinopati görülme oranı -20 dir. Hatta bazı şeker hastalarının tanısı göz muayenesi sırasında tesadüfen diabetik retinopati bulgularının görülmesiyle konulmaktadır.

TANIDA KILLANILAN TESTLER NELERDİR?
FFA: Retina damar yapısının değerlendirilmesi amacı florosein adı verilen özel bir boyanın venöz damar yoluyla verilmesi sonrası fundus fotoğraflarının çekilmesi ile yapılan tetkiktir. Retina muayenesini takiben gerekli durumlarda doktorunuz tarafından yapılması istenebilir. Retina hastalarının tanısının konulması ve tedavi planının yapılmasında çok önemlidir. Florosein radyoaktif bir madde değildir.

OCT: Retina katmanlarının ve kalınlığının kesitler halinde değerlendirilmesini sağlayan bir testtir. Kolay tekrarlanabilir. İlaç kullanılmaz. Radyasyon içermez. Yan etkisi yoktur. Hastalıkların tanısında ve tedaviye alınan yanıtların değerlendirilmesinde çok önemlidir.

USG: Göz kapaklarına ultrason probunun değdirilmesi ile yapılır. Retinanın; kornea, lens ve vitreus bulanıklıkları gibi sebeplerle değerlendirilemediği duumlarda kullanılır.

DİABETİK RETİNOPATİYİ NASIL TEDAVİ EDİYORUZ?
Takip: Hafif diabetik retinopatiniz var ise iyi kan şekeri kontrolü, risk farktörlerinin ortadan kaldırılması ve doktorunuzun uygun gördüğü muayene aralıkları ile takibiniz yeterlidir. HbA1c, kan şekerinin nasıl gittiğini gösteren en önemli testtir. Her 3 ayda bir yapılmalıdır.

Lazer tedavisi: Diabetik maküler ödem veya yeni damar oluşumları ( proliferativ diabetik retinopati) saptanmış ise lazer tedavisi temel tedavi yöntemidir. Genellikle görmenin daha da kötüleşmesini önlemek ve var olan görmeyi korumak amacıyla yapılır. Azalmış görmeyi düzeltemez. Bazı hastalarda bir miktar görme artışı sağlayabilir. Arzu edilen göz içi kanaması olmadan yapılmasıdır. Çünkü göz içi kanaması fazla ise yapılamayabilir. Bu durumda doktorunuz sizin için en uygun tedavi yöntemini belirleyecektir.

Göz içi ilaç uygulamarı: Ödem ve/ veya yeni damar oluşumlarının geriletilmesi amacı ile göz içine ilaç enjeksiyonları yapılabilir.

Vitrektomi Ameliyatı: Vitreus içine kanaması olan veya zarlara bağlı retina dekolmanı gelişmiş hastalarda görme artışı sağlamak veya kötüye gidişi durdurmak amacı ile uygulanır. Bu ameliyat ile 1 mm ‘den ince cerrahi aletler kullanılarak göz içi kanamalar temizlenir, ağ tabakayı (retina) çekmiş veya kaldırılmış olan zar oluşumları alınır. Böylece retinanın normal anatomik yapısına kavuşması hedeflenir.