Retina, ışığa duyarlı milyonlarca hücreden oluşan görüntünün algılanmasını sağlayan ve göz küresinin arka duvarını kaplayan sinir hücreleri tabakasıdır. Algınan görüntü görme siniriyle beyne ulaştırılıp görme sağlanır. Göz küresini fotograf makinasına benzetmek gerekirse, retina ışığın düştüğü sensördür. Bu sensörün, merkezi ve keskin görmeyi sağlayan en ortadaki bölümü maküla olarak adlandırılır. Göz küresini dolduran ve yumurta akı kıvamındaki sıvıya da vitreus adı verilmektedir. Retina ve vitreus hastalıkları sıklıkla birbirleri ile ilişki halindedir.

RETİNA MUAYENESİ NASIL YAPILIR, NEDEN ÖNEMLİDİR?

Retina muayenesi öncesinde görme keskinliği, göz içi basıncı ölçülüp, göz kapakları ve göz hareketlerinin değerlendirilir ve biomikroskop ile önsegment muayenesi yapılır. Güvenilir ve tam bir retina muayenesi gözbebeklerinin damlalar ile genişletilmesinden sonra yapılır. Bu nedenle temel göz muayenelerine göre biraz daha uzun sürmektedir. Damlalarla göz bebeklerinin genişletilmesi özellikle yakın görmenin bozulmasına ve ışıktan rahatsız olmaya yol açar. Bu durum en kullanılan damlaya göre 4-6 ya da 24-36 saat sürebilir. Retina muayenesi, retina hastalıkları yanında hipertansiyon, diyabet gibi sistemik hastalıklar ve bazı nörolojik hastalıklar hakkında bilgi verebilir. Bunun yanında retina hücreleri beyin hücreleri gibi kendini yenileyemeyen hücrelerdir ve oluşan hasarlar geri dönüşümsüzdür. Bu nedenle erken ve uygun tedaviler ile görme kaybının ilerlemesini durdurabilir, görme artışı sağlanabilir.

RETİNA MUAYENESİNDE HANGİ TETKİKLER KULLANILIR?

  • Fundus Floresein Anjiografi (FFA)
  • Optik Kohorens Tomografi (OCT)
  • Ultrasonografi (USG)

SIK GÖRÜLEN RETİNA HASTALIKLARI NELERDİR?

  • Şeker hastalığına bağlı diyabetik retinopati
  • Retina yırtığı ve retina dekolmanı
  • Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı)
  • Maküla deliği
  • Epiretinal membran (Maküler pucker)
  • Retinal ven tıkanıklıkları
  • Retinal arter tıkanıklıkları

DİYABETİK RETİNOPATİ

Diyabetik retinopatinin meydana gelmesinde en önemli risk faktörü şeker hastalığının süresidir. Genellikle diyabet tanısından itibaren 10 yıllık süreden sonra retinopati görülme sıklığı artmaktadır. Tip 1 veya insüline bağımlı genç diyabetiklerde ergenlik çağından sonra retinopati görülme sıklığı yaş ile ilgili olarak artmaktadır.

Diğer risk faktörü de metabolik kontrolün sağlanıp sağlanamamasıdır. Kan şekeri kontrolü oldukça önemlidir. Kan şekerinin düzensiz seyretmesi, ani kan şekeri yükselmesi ve düşmesi, retinanın bozulmasını ve hastalığın ilerlemesini kolaylaştırmaktadır. Gebelik, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, böbrek hastalığı retinopatiyi ağırlaştıran diğer faktörlerdir.

Şeker hastalığında retinadaki kılcal damarların yapısını bozulur, mikroanevrizma adı verilen baloncuklaşma şeklinde yapısal değişiklikler oluşur. Zamanla baloncuklaşmalardan sızıntılar olabilir ve sonuçta görme merkezinde sıvı birikip ödem oluşabilir. Ayrıca kılcal damarlar tıkanıp beslenmeyen alanlar ve retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar geliştirebilir. Retinanın önünde ve içinde oluşan kanamalar gözün arka boşluğuna sızabilir. Son aşamada retinada damarlı zarlar oluşarak ve ciddi görme kayıpları, ağrılı göz tansiyonu yükselmeleri yaşanabilir.

DİYABETİK RETİNOPATİDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Diyabetik retinopatinin rutin göz muayeneleri ile saptanması ve düzenli olarak takip edilmesi görme keskinliğinin korunabilmesi için çok önemlidir. Hastalığın her aşamasında kan şekerinin düzenli seyretmesi ciddi önem arz etmektedir. Başlıca tedavi yöntemleri;

  • Argon lazer
  • İntravitreal enjeksiyon
  • Vitreoretinal Cerrahi

SARI NOKTA HASTALIĞI

Ülkemizde sıklıkla görülmektedir, 50 yaş üzeri görme kayıplarının en önemli sebebidir. İlerleyen yaşla beraber gözün en iç tabakası olan retina tabakasında görme merkezinde metabolik artıkların birikmesi ve bu sebeple gelişen dolaşım problemleri nedeniyle yeni damarların oluşmasıdır. Hastalığın belirtileri arasında kırık veya dalgalı görme, okuma güçlüğü, renkleri mat görmek, baktığı noktayı bulanık görüp etrafını daha net görme sayılabilir. Tanı OCT yada FFA ile konulur.

SARI NOKTA HASTALIĞINDA RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

  • İlerleyen yaş ve genetik yatkınlık
  • Güneş ışınları
  • Sigara kullanımı
  • Obezite ve hipertansiyon

SARI NOKTA HASTALIĞININ TİPLERİ VAR MIDIR?

Kuru tip ve Islak tip olmak üzere iki tipi vardır. Sıklıkla kuru tip görülür daha yavaş seyirlidir.

SARI NOKTA HASTALIĞINDA TEDAVİ NEDİR?

Kuru tipte gözün ihtiyaç duyduğu vitamin ve eser elementler verilerek ve güneş gözlükleri kullanılarak hastalığın seyri yavaşlatılmaya çalışılır.

Islak tipte göz içi enjeksiyon tedavisi uygulanır. Her iki tip için de düzenli kontroller esastır.